Antalya’da Kiraz Yetişir Mi?
Bir Bahar Sabahı, Antalya’ya Giden Yolda
Kayseri’nin soğuk sabahlarından birinde, kışın sonlarına doğru Antalya’ya gitmek için yola çıktım. Rüzgarın sert estiği, ağaçların dallarının kırağıyla donduğu o sabah, içimde tuhaf bir umut vardı. Antalya’yı hep sıcak, yaz günlerinin simgesi olarak düşünmüştüm. Ama bir de kiraz yetişir mi, diye düşündüm. Belki biraz da içimden bu soruyu sorarak gitmeye karar verdim. Hem gitmek, görmek, denemek… Biraz da belki bir şeyleri keşfetmek.
Yolculuk uzun, ama insan gitmek için doğru zaman olduğuna inandığında, o zaman geçiyor gibi hissetmiyor. Ya da belki ben biraz fazla romantikleştirmişimdir, bilemem. Ama Antalya’ya vardığımda bu şehirde yeni bir şeyler görmek istiyordum. Hemen aklıma geldi: Antalya’da kiraz yetişir mi?
Akdeniz İkliminde Kirazın Zorlu Yolculuğu
Beni Antalya’ya getiren soruların en büyüğü buydu: “Kiraz yetişir mi burada?” Belki de sabah Kayseri’de uyandığımda gözümde, kiraz ağaçlarının hafif rüzgarda sallanan kırmızı meyvelerini gördüm. Ama ya burada, sıcak Akdeniz ikliminde? Çalıştığım çiftliklerden bildiğim kadarıyla kiraz, dağlık ve serin yerleri severdi. Bu yüzden Antalya’nın sıcak yazları ve ılıman kışları, kiraz ağaçları için en iyi arkadaş değildi.
Ama bir umut vardı içimde; belki burada da kiraz yetişir, belki de burada başka bir şey yetişir. Belki de iklim değişikliği, toprak yapısı derken bir şeyler mümkün oluyordur. Kimi zaman bir soru, aslında cevaptan daha çok arayışa dönüşür. Ve o an, o soruyu sorarken, kendimle barıştığımı hissettim.
Yavaşça Büyüyen Bir Hayal
Antalya’da, birkaç küçük köyü gezdim. En çok dikkatimi çeken, her köyde farklı iklimler, farklı meyveler vardı. Bir köyde nar ağaçları, bir diğerinde portakal bahçeleri, bir diğerinde zeytinlikler… Ama kiraz, bir türlü gözlerimin içine bakmıyordu. Yine de soruyu sormaya devam ettim: “Antalya’da kiraz yetişir mi?”
Bir köylüyle sohbet ettik. Kendisini tanıtınca, benim de merakımı fark etti ve bir gülümsedi. “Kiraz mı? Evet, bazı yerlerde yetişiyor, ama bu Akdeniz ikliminde biraz zor tabii.” dedi. O an içim burkuldu. Kışın karla kaplanmış Kayseri’de kirazın büyümesi ne kadar zor oluyorsa, Antalya’da da kirazın zor yetişmesi bana biraz hüzünlü geldi. Yine de umutla soruyu sordum: “Hangi köylerde yetişiyor peki?”
Köylü, biraz derin bir nefes alıp, “Buralarda var, ama çabuk olgunlaşan kiraz türleri. Biraz daha farklı, küçük ama lezzetli,” dedi. İşte o an, her şey değişti. Kirazı tanıdığım şekilde görmemiş olsam da, onun hala yetişebileceği bir yerin olması bir mucize gibiydi. Ne de olsa, bu kadar ısrarcı olmak, bazen bir şeylerin olmasına yetiyordu.
Kirazın Yolu ve İçimdeki Duygular
Kirazın nasıl büyüdüğünü düşündüm: Kökleri toprağa derinleşerek, her gün biraz daha kuvvet kazanıyordu. Kendi hayatımı da düşününce, bir zamanlar kaybolmuş gibi hissettiğim ama sonra tekrar bulduğum bir umut gibi hissettim. Kiraz da, Antalya’nın sıcağında hayatta kalmak için savaş veriyordu. Onun mücadelesi, aslında benimkine benziyordu. Hayatta bazen, her şeyin olması gerektiği şekilde olmaması bile, yine de bazı şeylerin yerini bulduğuna inanmak, bir şekilde güçlendiriyor insanı.
Antalya’nın ılıman ikliminde kiraz belki de tam anlamıyla büyümüyor, ama hala onun var olduğu bir yer var. Hayal kırıklığına uğrasam da, bu hayalin peşinden gitmek, Antalya’da kiraz yetişip yetişmeyeceğiyle değil, belki de başka bir şeyin yetişip yetişmediğiyle ilgiliydi. O an, hissettiğim duygular iç içe geçti: umut, belirsizlik, hayal kırıklığı ve huzur.
Sonuçta Kiraz, Yine de Büyür
Antalya’da kiraz belki tam anlamıyla olgunlaşmayacak ama insanın içindeki umut da bazen tıpkı bir kiraz gibi, beklenmedik yerlerde büyür. Belki her şey, her soru, her cevap, bir başka toprak parçasında filizlenir. Kayseri’de belki soğuk kış gecelerinde büyüyen kiraz ağaçları, Antalya’da hiç olamayacak gibi görünse de, her şey bir adım uzağınızda. Kim bilir, belki de her şeyin en güzeli, olamayacağını düşündüğünüz yerlerde büyüyordur.
O gün, köylüyle konuştuktan sonra, içimde bir huzur vardı. Antalya’da kiraz yetişir mi? Belki yetişmez, ama bu soruyu sormak, bir şeylerin olacağına inanmak için yeterliydi. Ve bu, bana iyi geldi.